Yayınevi:
Sayfa Sayısı:
ISBN:
Baskı Yılı:
Satın Al
Kitap İncelemesi
Colleen Hoover Bizimle Başladı Bizimle Bitti Lily’nin babasının cenazesinin sonrasında çatıya çıkması ve orada bir çocukla tanışmasıyla başlıyor. O çocuk da Ryle. Birbirlerini tanımadıkları halde bir oyun başlatıyorlar ve kendileri hakkında çıplak gerçekleri anlatmaya başlıyorlar. Bu konuşma sonrası Lily eve gidiyor ve 15 yaşındayken yazmış olduğu günlükleri okumaya başlıyor. Bu günlüklerin hepsi Ellen DeGeneres’a yazılmış. Günlüklerinde Atlas diye bir çocukla tanışıyor, evsiz ve yalnız bir çocuk. Lily’nin Atlas’a yardım etmesiyle aralarında bir bağ kuruluyor.
Günümüzde Lily Bloom, babasının anma töreninin gecesinde bir çatı katında kendi düşüncelerine boğulmuşken biriyle tanışıyor. Ryle Kincai O gece birbirlerinden çok fazla etkilenmelerine rağmen bir daha görüşmemek üzere vedalaşıyorlar. Altı aydan sonra Lily ve Ryle’ı çok spoiler olmaması adına kader bir araya getiriyor diyerek üstün körü geçeceğim ilişkileri başlıyor. Bu süreçte kızımızın geçmişini de okuyoruz. Evine her gittiğinde gizli kutusunu açıyor, küçüklüğünde annesi babasından senelerce şiddet gördüğü zamanlarda içini dökmek için Ellen Show’a yazdığı ama göndermediği mektupları okuyor ve biz mektuplar aracılığıyla Atlas adında evsiz bir çocukla tanışmasını ve ilk aşk deneyiminin en saf halini okuyoruz. Ama nasıl bir deneyim.. Okurken sayfaları okumuyor adeta içiyoruz. Kitap geçmiş ve gelecek şeklinde sakince ilerlerken, bir anda geçmiş ve gelecek yüzleşiyor. Lily, Atlas tamda kızımızın hayatına Ryle girmişken karşısına çıkıyor ve işler biraz karmaşık bir hâl alıyor. Konuyu burada bitirmek istiyorum. Çünkü Ryle’la ilgili o “asıl konuyu” söylersem kitabın içindeki en önemli detayı ellerinize sunmuş olacağım ve bunu asla istemiyorum. Ben bu bilgiyi bilerek okudum ve keşke bilmiyor olsaydım diye düşündüm. Kitap aşk üçgeni değil, anlattığım kadar sakin bir konuya asla sahip değil. İnanılmaz bir derinliği var ve ruhumuzdaki gerçeklerle yüzleşmemizi, hepimizin böyle durumlarda olabileceğini ama en önemli şeyin düşsek, yenilsek ya da yorulsak bile hayatımıza devam etmemiz gerektiğine inanmamızı sağlıyor. Lily’i okumak… Onun düşüncelerini benimsemek ve aynı onun gibi kararsız kalmak çok insan dışı bir deneyimdi.